TEMSA’dan yapılan açıklamaya göre, TEMSA, sıfır emisyon konusundaki kararlılığını dünyanın en önemli ticari araç organizasyonlarından Busworld Europe’ta gösterdi.
Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen ve dünyanın dört bir yanından otobüs üreticilerinin katıldığı organizasyonda, ticari araç sektörü paydaşlarıyla bir araya gelen TEMSA, sıfır emisyonlu 3 farklı modelini standında tanıttı.
Elektrikli şehir içi otobüsü Avenue Electron’un yanı sıra, Avrupa’nın ilk elektrikli şehirlerarası otobüsü LD SB E’yi katılımcılarla buluşturan TEMSA, aynı zamanda Avrupa’nın en önemli hidrojenli araç üreticilerinden CaetanoBus ile birlikte geliştireceği şehirlerarası hidrojenli otobüsünü de ilk kez Busworld Europe’ta tanıttı.
1.000 kilometre menzilli şehirlerarası hidrojenli otobüs
Geçen ay içerisinde imzalanan Ortak Geliştirme Anlaşması ile çalışmalarına başlanan hidrojenli otobüs, CaetanoBus’ın şehir içi otobüslerinde kullandığı Toyota hidrojen yakıt hücresi teknolojisini (Hydrogen fuel cell), TEMSA mühendislerinin elektrikli ve uzun yol otobüs tecrübesiyle bir araya getirecek.
TEMSA HD platformu üzerine inşa edilecek teknolojiyle, söz konusu otobüsün, farklı yol ve coğrafya koşullarına göre yaklaşık 1.000 kilometrelik menzili tek depoyla kat edebilmesi planlanıyor. 2025’te seri üretime geçmesi beklenen araç, aynı zamanda Türkiye’nin ilk şehirler arası hidrojenli otobüsü unvanının da sahibi olacak.
“EPD belgesine hak kazanan Türkiye’de ilk, dünyada ise altıncı üreticiyiz”
Açıklamada görüşlerine yer verilen TEMSA Üst Yöneticisi (CEO) Tolga Kaan Doğancıoğlu, sürdürülebilirlik üzerine inşa ettikleri iş modelleriyle, faaliyette oldukları her coğrafyada sıfır emisyonlu ulaşıma öncülük ettiklerini vurgulayarak, “Bugün 8’i elektrikli, 2’si ise hidrojenli olmak üzere ürün gamımızda yer alan 10 farklı araçla sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığımızı ortaya koyarken, CDP, SBTi, Global Compact ve Ecovadis gibi küresel platformlarla da koordinasyon halinde, iş süreçlerimizi ve iş modellerimizi sürdürülebilirlik odağında sürekli olarak geliştiriyoruz.
Son olarak, bugün fuarda sergilediğimiz Avenue Electron otobüsümüz ile EPD (Environmental Product Declaration) belgesini almaya hak kazandık. Bu belgeyi bir otobüs aracılığıyla alan Türkiye’de ilk, dünyada ise altıncı üretici olmamız, bizlere ayrı bir gurur veriyor.” ifadelerini kullandı.
Sürdürülebilirliği bütüncül bir iş kültürü olarak gördüklerine dikkati çeken Doğancıoğlu, 2021’i baz yılı olarak aldıklarında, 2022 sonu itibarıyla, araç başı su tüketimlerini yüzde 19, Kapsam 1 ve Kapsam 2 emisyonlarımızı ise yüzde 29 azalttıklarını aktardı.
Doğancıoğlu, TEMSA üretim tesisinde kullandıkları elektriğin yüzde 100’ünü yenilenebilir enerjiden sağladıklarını kaydetti.
“1 birimlik yatırım sonucunda, 14 birimlik sosyal fayda üretiyoruz”
Doğancıoğlu, TEMSA’nın, küresel ekonomideki tüm değişkenlere rağmen, her yıl cirosunun yaklaşık yüzde 5’ini Ar-Ge faaliyetlerine ayırdığını belirterek şunları kaydetti:
“İnovasyon konusundaki bu kararlılığımız sürdürülebilirlik hedeflerimize ilerlerken bizlere büyük güç veriyor. Bu sayede bir yandan üretim süreçlerimizde verimliliği artırırken, bir yandan da TEMSA bünyesindeki sürdürülebilir iş modellerini çoğaltıyoruz. Bugün tüm AR-GE faaliyetlerimiz içerisinde, sürdürülebilirlik ile doğrudan bağlantılı çalışmaların oranı yüzde 50’nin üzerinde. Tabii sürdürülebilirlik konusunu sadece inovasyon ve verimlilik ekseninde değerlendirmiyoruz.
ESG’nin tüm unsurlarını kapsayan bütüncül sürdürülebilirlik yol haritamız doğrultusunda, toplumsal faydayı gözeten öncü projeleri devreye alıyoruz. Sanat, spor ve edebiyat alanında hayata geçirdiğimiz örnek projelerle birlikte, TEMSA bugün, gerçekleştirdiği her 1 birimlik yatırım sonucunda, 14 birimlik sosyal fayda üreten bir ‘sosyal mobilite şirketi’ne dönüşmüş durumda.”
“Dünya genelinde avro bazında yüzde 61’lik bir büyüme performansımız mevcut”
TEMSA’nın küresel pazarda da varlığını her geçen gün pekiştirdiğini vurgulayan Doğancıoğlu, 2023’te, öncelikli pazarları arasında başı çeken Kuzey Amerika’da yüzde 30’luk bir büyüme performansı ortaya koyarken, buradaki pazar paylarının da yüzde 20’ye yaklaştığını ifade etti.
Doğancıoğlu, “Avro bazında, EMEA bölgesinde yüzde 171; Batı Avrupa’da ise yüzde 77’lik büyüme rakamları yakaladık. Tüm dünya geneline baktığımızda da yine avro bazında yüzde 61’lik bir büyüme performansımız mevcut.
Bunları başarabilmemizdeki temel unsur ise müşteri odaklı bütüncül bir anlayışla hareket etmemiz. Üretim süreçlerimizden pazarlamaya, satıştan satış sonrası hizmetlere kadar, müşterilerimize değer katmayı temel ilke olarak görmemiz.” değerlendirmesinde bulundu.